Sabah Gazetesi (02.02.1999)
7'den 77'ye AğlattıBizim iller sensiz, bizim iller sessiz kaldı Barış Manço. Seni unutmayacağız...
Henüz 56 yaşındaydı
TÜRKİYE dev bir sanatçısını, yüreği sevgi dolu bir insanını daha zamansız kaybetti. Sadece Türkiye'de değil, çeşitli dillere çevrilen parçalarıyla birçok ülkede gönüllerde taht kuran Barış Manço, geçirdiği rahatsızlık sonucu 56 yaşında aramızdan ayrılarak milyonları yasa boğdu.
Ölüm birden geldi
MANÇO önceki gece saat 20.30'da Moda'daki evinden eşi Lale Manço'yu arayarak yemeğe yetişeceğini haber verdi. Bu konuşmadan kısa süre sonra rahatsızlanan Manço, 23.30'da getirildiği Dr. Siyami Ersek Hastanesi'nde yaklaşık 2 saat süren müdahalelede rağmen kurtarılamayarak 01.30'da hayata gözlerini yumdu.
Devlet töreniyle veda
TÜM ömrünü, gönlünü, sevgisini Türkiye'ye adayan Manço'nun ölüm haberi üzerine milyonlar gözyaşlarına boğulurken, dev sanatçının Cumhurbaşkanı Demirel ve siyasi parti liderlerinin de katılacağı Devlet töreniyle yarın Kanlıca Mihribad Mezarlığı'nda toprağa verileceği açıklandı.
Son albümünü hazırlıyordu
Barış Manço yirminci yüzyılın ikinci yarısında gelişen ortak dünya kültürünün Türkiye ayağıydı, basit bir pop şarkıcısı değil... Adeta iradesi dışında ona yüklenmiş bir misyondu bu, başarıyla yerine getirdi, ne mutlu ona...
Geçirdiği ani rahatsızlık sonucu dün vefat eden ünlü sanatçı Barış Manço, 3 Şubat Çarşamba günü İstanbul'da devlet töreniyle toprağa verilecek. Barış Manço'nun Kanlıca'daki evinde basın mensuplarına açıklamada bulunan eniştesi Can İlbay, cenaze töreninin 3 Şubat Çarşamba günü yapılacağını bildirdi. Can İlbay, Çarşamba günü saat 08.30'da Manço'nun cenazesinin, şu anda bulunduğu Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi'nden alınarak önce Moda'daki evinin önüne götürüleceğini, daha sonra Atatürk Kültür Merkezi'nde bir tören düzenleneceğini bildirdi. İlbay'ın verdiği bilgiye göre, Manço'nun cenazesi, Levent Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından Kanlıca Mihrimah Sultan Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
Barış Manço, son günlerinde yine müzik çalışmalarına gömülmüştü. Son albümünün çıkarmak için var gücüyle çalışmalar yapan Barış Manço, 'Mançoloji' adlı bu albümün son parçasının kaydını cumartesi günü yaptı. Manço, Moda'daki evinde önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak albümün kapak çalışmaları ile ilgilenirken, saat 23.15'te fenalaştı.
1958'den bu yana...
Müziğe 1958'de başlıyor Barış Manço. 1963'te yüksek eğitim görmek üzere türkiye'yi terkettiği zaman, şarkılar söyleyen ve Barış Manço adı altında üç tane 45'lik plağı olan birisi.
Paris'e gidiyor ve orada da iki 45'lik çıkarıyor. Ancak 66 sonunda Türkiye'ye döndüğü zaman Cem Karaca var, Erkin Koray var, Hürriyet'in Altın Mikrofon Yarışıması'nı kazanmış bir Moğollar var, Selçuk Alagöz var.
1970 yılında Türkiye'ye kesin dönüş yapıyor ve Kurtalan Ekspresi'ni kurarak bunların arasına giriyor. 1970'de 'Dağlar Dağlar' ile esas gürültü kopuyor. 72'de askere alınıyor. Askerliğe çok ani alınıyor ve onun verdiği küskünlükle üç sene Türkiye'yi terkediyor. O arada Hollanda'da, içinde 'Nick the Chopper'ın da bulunduğu 12 parçadan oluşan bir uzunçalar yapıyor.
76'da türkiye'ye dönüyor, müziğe yeni bir kuşak gelmiş, Sezen Aksular'ın, Nükhet Durular'ın kuşağı. 79'da kendisinin ikinci doğşu saydığı 'Yeni Bir Gün' albümünü çıkarıyor. O albüm ikinci doğuşu oluyor Barış Manço'nun. Birincisi 1970'de, ikincisi 1979'da olmak üzere iki doğşu var demek ki ve ikinci doğuşundan beri de hiç gündemden düşmüyor, hemen hemen...
Saçlarının Sırrı
Barış Manço ilk kez saçlarını uzattığında ne düşünmüştü acaba? Bu soruyu sormak, Manço'nun toplumsal rolünün analizine girişirken buradan başlamak zorundayız, çünkü Barış Manço deyince akla önce hep o uzun saçları gelecek.
O saçları uzattıktan sonra ne yapmış olursa olsun, onca farklı alandaki faaliyetlerine, başarılarına rağmen, Manço demek hep biraz da o uzun saçlar, teatral el kol hareketleri, giysi ve aksesuarlar demek olacak. Barış Manço'nun bunu bildiği ve istediği de düşünülebilir, çünkü imajların mevsimlik değiştiği bir alemde, o yaklaşık 40 sene aynı imajda ısrar ettiyse, bir bildiği vardı mutlaka.
Bir röportajında, 1970 yılında çıkan ve 'gürültü koparan' ilk şarkısı 'Dağlar Dağlar' için, "O benim 15'inci plağım. Daha önce almadılar plaklarımı, tipimi beğenmediler, 'ne bu saçlar' diye" diyor. Demek ki, başlangıçta işini zorlaştıran bir unsurmuş o saçlar ve tip, buna rağmen ısrar etmiş. Bu ısrarda öncü sanatçıyı, mevsimlik pop şarkıcısından ayıran, o sezgi gücünü, nosyonu görüyoruz.
Yine bir röportajında, kariyerinin başlangıç yılı olarak 1958'i veriyor ve sonra toplumsal oluşum ve dönüşümler içinde kendi yerini şöyle tarif ediyor: "50'lerden sonra dünyada çok ilahi bir değişiklik oldu. Dünyanın ekseni Avrupa'dan Amerika'ya döndü; kültür olarak da döndü. 'Beatnik'ler çıktı, ardından 'Hippie'ler çıktı, dünyanın dengesi değişti. Değişen dengeyle her tarafta pıtrak gibi birileri bitti, ben de onun Türkiye'de bitmiş versiyonuyum. Fransa'da Johnny Holiday, İngiltere'de Cliff Richard, arkadan Beatles, Türkiye'de de Barış Manço bitti. Biz dünyanın her tarafında 20. yüzyılın ikinci yarısının ortak kültürünü geliştiren kişiler olarak bittik bir yerlerde."
İşte Manço'nun, o uzun saçları, teatral giysi ve el kol hareketlerinin sırrı burada. O, bir rock yıldızının, 'farklı,' egzantrik olması gerektiğinin, şovun öneminin, dünyanın ortak müziği halini alacak rock'ın bunu gerektirdiğinin çok erken farkına varmıştı. Bu bilgi onun adeta içindeydi, gerçek, has bir yıldızda olması gerektiği gibi ve işte bu yönüyle eşsizdir Barış Manço.
Böylece yaptığı müzikle, 50'lerin sonundan başlayarak 80'lerin sonuna kadar kesintisiz olarak, '20. yüzyılın ikinci yarısının ortak kültürünü geliştiren kişilerden biri, onların Türkiye versiyonu oldu. Sadece Cliff Richards ve Johnny Holiday'e denk düşmedi yaptıkları; Manço, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi ve belki de tek 'senfonik rock'çısıydı da. Senfonik rock'ın o dev gruplarının, Yes'in, Genesis'in, Pink Floyd'un, Türkiye'de bir izdüşümü olduysa onun sayesindedir.
