haluk levent(hayatı)
Moderatörler: barışhayranı, Mod
haluk levent(hayatı)
26 Kasım 1968 yılında Adana'da doğdu. İlk ve ortaokulu Sabancı İlköğretim Okulu'nda okudu. Ortaokul sıralarındaki taklit yeteneği onu tiyatro çalışmalarına yöneltti. Liseyi Adana Atatürk Lisesi'nde okudu.
Haluk Levent'in tiyatro faaliyetleri lise yıllarında da devam etti. Liseden sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Mühendisliği'ni kazandı, bir yıl okudu fakat devam etmedi. Sonra Ankara Üniversitesi Bilgisayar programcılığı'nı kazandı ancak yine bir yıl devam etti. İkinci yılında Orta Doğu Üniversitesi Fizik Bölümü'nü kazandı yine devam etmedi. Bu kez Ankara Üniversitesi Muhasebe Bölümü'nü kazandı ancak ısrarla yine devam etmedi ve son olarak Bilkent Üniversitesi Dil Öğretim'e kaydını yaptırdı.
Bu arada ticaretle de uğraşan Haluk Levent işlerinin iyi gitmemesi üzerine İstanbul'a geldi. Özellikle Ortaköy'de barlarda çalışarak geçimini sağlamaya çalışan Haluk Levent 1992 yılının sonlarına doğru ilk albümü "Yollarda Bulurum Seni"yi Nokta Müzik'e yaptı ve o albüm 600,000 adet sattı. Bu albümle birlikte tanınan Haluk Levent sayısız hayır konserine çıktı. Buradan elde edilen gelirlerle yüzlerce insana dializ ve solunum makinesi aldı.
1989 yılında çekte tahrifat suçu işlediği gerekçesiyle 9 ay 15 gün cezaevinde yattı. Cezaevi günlerinde kendisini sevenlerin yalnız bırakmadığını söyleyen Haluk Levent cezaevi çıkışından sonra konserlerine devam etti.
Albümleri satış rekorları kıran Haluk Levent askere giderken "Yine Ayrılık" adlı albümünü çıkardı. Bu arada çevreci özellikleri ile de bilinen genç sanatçı destek amacıyla 11 saat sahnede şarkı söyleyerek kırılması güç bir rekor denemesinde de bulundu.
1999 Temmuz ayında Sezen Cumhur Önal tarafından mahkemeye verilen Haluk Levent Mektup adlı parçasının çalıntı olduğu iddiasıyla karşılaştı. İstanbul 9'uncu Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın son duruşmasında Sezen Cumhur Önal, Patricia Carli'nin şarkıyı, kendi yazdığı sözlerle Haluk'un doğduğu yıl olan 1968'de, Fransa'da Türkçe seslendirdiğini ve Haluk'un bu parçaya layık olmadığını söyledi.
Haluk Levent ise "Şarkının iki kıtası başkasının, kalan kısmı benim" diyerek kendisini savundu.
Aç Pencereni" isimli albümünü 2004 yılında müzik marketlere sunan Haluk Levent hala yardım konserleri vermeye devam etmektedir
Haluk Levent'in tiyatro faaliyetleri lise yıllarında da devam etti. Liseden sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Mühendisliği'ni kazandı, bir yıl okudu fakat devam etmedi. Sonra Ankara Üniversitesi Bilgisayar programcılığı'nı kazandı ancak yine bir yıl devam etti. İkinci yılında Orta Doğu Üniversitesi Fizik Bölümü'nü kazandı yine devam etmedi. Bu kez Ankara Üniversitesi Muhasebe Bölümü'nü kazandı ancak ısrarla yine devam etmedi ve son olarak Bilkent Üniversitesi Dil Öğretim'e kaydını yaptırdı.
Bu arada ticaretle de uğraşan Haluk Levent işlerinin iyi gitmemesi üzerine İstanbul'a geldi. Özellikle Ortaköy'de barlarda çalışarak geçimini sağlamaya çalışan Haluk Levent 1992 yılının sonlarına doğru ilk albümü "Yollarda Bulurum Seni"yi Nokta Müzik'e yaptı ve o albüm 600,000 adet sattı. Bu albümle birlikte tanınan Haluk Levent sayısız hayır konserine çıktı. Buradan elde edilen gelirlerle yüzlerce insana dializ ve solunum makinesi aldı.
1989 yılında çekte tahrifat suçu işlediği gerekçesiyle 9 ay 15 gün cezaevinde yattı. Cezaevi günlerinde kendisini sevenlerin yalnız bırakmadığını söyleyen Haluk Levent cezaevi çıkışından sonra konserlerine devam etti.
Albümleri satış rekorları kıran Haluk Levent askere giderken "Yine Ayrılık" adlı albümünü çıkardı. Bu arada çevreci özellikleri ile de bilinen genç sanatçı destek amacıyla 11 saat sahnede şarkı söyleyerek kırılması güç bir rekor denemesinde de bulundu.
1999 Temmuz ayında Sezen Cumhur Önal tarafından mahkemeye verilen Haluk Levent Mektup adlı parçasının çalıntı olduğu iddiasıyla karşılaştı. İstanbul 9'uncu Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın son duruşmasında Sezen Cumhur Önal, Patricia Carli'nin şarkıyı, kendi yazdığı sözlerle Haluk'un doğduğu yıl olan 1968'de, Fransa'da Türkçe seslendirdiğini ve Haluk'un bu parçaya layık olmadığını söyledi.
Haluk Levent ise "Şarkının iki kıtası başkasının, kalan kısmı benim" diyerek kendisini savundu.
Aç Pencereni" isimli albümünü 2004 yılında müzik marketlere sunan Haluk Levent hala yardım konserleri vermeye devam etmektedir
- doner-zümrüt
- Üst Düzey Üye
- Mesajlar: 136
- Kayıt: Pzr Haz 18, 2006 16:51 pm
- Konum: bu dünya benim memleket...
- İletişim:
- sinandemir
- Yeni Üye
- Mesajlar: 15
- Kayıt: Pzt Eyl 18, 2006 20:20 pm
- Konum: İstanbul
- sinandemir
- Yeni Üye
- Mesajlar: 15
- Kayıt: Pzt Eyl 18, 2006 20:20 pm
- Konum: İstanbul
Haluk Levent'in asıl biyografisi şöyledir
Haluk Levent
26 Kasim 1968'de Adana’nin Yüregir ilçesinde dogdu. Ilkokulu Sabanci Ilk Ögretim Okulu'nda okudu. Adana Atatürk Lisesi'nden mezun oldu. Sonra sirasiyla Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Mühendisligi, Ankara Üniversitesi Bilgisayar Programciligi, Orta Dogu Üniversitesi Fizik Bölümü ve Ankara Üniversitesi Muhasebe bölümünde kisa zamanlar ögrencilik yapti. Üniversite giris sinavlarini kazaniyordu ama egitimini istikrarli bir sekilde ilerletemiyordu. Bu durumda ailesinin maddi sikintilari da önemli bir rol oynuyordu.
Sinavlarla geçen bu yillar içinde ticaretle ugrasan Haluk Levent, basarisiz bir ticaret adami olarak Adana'dan ayrildi ve kendini yollara verdi. Ilk albümünün “Yollarda” adini almasi da bugünlerdeki deneyimlerin sebebidir. Birçok sehirde dolasip sarki söyledi. Kimi zaman hasta bir kiz çocugu için sokak sokak dolasip sarki söyleyerek para toplamaya çalisti. Bu çabalarin bazilarinda basarili oldu.
1992 yilinda Istanbul'a geldi. Ortaköy'de çesitli barlarda çalisti. 1990’da basladigi albüm çalismalari zahmetli ve yildirici dört yilin ardindan meyvesini verdi. 1994’te "Yollarda" albümünü çikartti. Bu albüm ayni zamanda Anadolu Rock müziginin ortaya çiktigi 70’lerden sonra ikinci yükselis döneminin ilk eserlerindendi. Ayni yil Mogollar da 20 yil aradan sonraki ilk albümünü çikartmistir. “Yollarda” hiç beklenmedik bir sekilde yaklasik ikiyüzbinlik satis rakamina ulasti. Bu, Türkiye Müzik piyasasinda açilan yeni bir kulvarin ardindan milyonlari sürükleyecegine dair ilk isaret gibiydi.
Ilk albümün ardindan 1996'da "Bir Gece Vakti" bir milyona yaklasan satis rakamiyla müzik gündemine bomba gibi düstü. Yine 1996’nin sonlarinda “Arkadas” albümü piyasaya çikti. Bu albümle sanatçi, Anadolu Rock müzigin müzikal anlamda en basarili örneklerinden birine imza atmistir. sanatçi “Arkadas” albümü için "Bu albümle dünya standartlarini yakaladim" demektedir.
1997’nin Agustos ayinda cezaevine girdi. yaklasik on yildir kurtulamadigi ticari bir dava yüzünden 9 ay cezaevinde kaldi. Cezaevindeyken uzun saçlarini kesip Akkuyu’ya, yapilmasi düsünülen Nükleer santral projesinin protesto gösterilerine yolladi. Cezaevine girmeden önce olusturmus oldugu kayitlarla “Mektup” albümünü çikartti. “Mektup” içeriden disariya yazilmisti ve disarida bu “Mektup”u yüz binlerce kisi okudu. Içerde bos durmadi “Kedi Köprüsü” adli ilk kitabini yazdi. Gözleri kör eden isiklardan kurtulmus ve her ne kadar yüz bin mektup almis olsa da sonunda kendisine kalmisti. Bu “kendinelik” bir kitapla somutlasti.
Cezaevinden çiktiktan sonra yeni albümünü hazirlamak için çok az bir vakti vardi. Çünkü 18 aylik askerlik görevi bekliyordu. Bu kosullar altinda “Yine Ayrilik” albümünü çikartti ve askere gitti. O askerdeyken bedelli askerlik çikti. Anlamli bir talihsizlik oldu. Askerdeyken Türkiye’nin daha önce hiç gitmemis oldugu yerlerinde konserler verdi. Bütün Dogu ve Güneydogu Anadolu’da konserler verdi. 1999 depreminin ardindan Izmit’te kurulan Çadir kentlerde bizzat çalisip çadirlar kurdu. Depremzedeler yararina konserler verdi. Askerdeyken izin günlerinin hepsini stüdyoda geçirdi. “www.leyla.com”u çikartti. Gittikçe dijitallesen bir dünyada duygularin da dijitallestiginden dem vuruyor, “Kamyoncunun Türküsü” sarkisiyla Susurluk’a gönderme yapiyordu.
Askerlik görevinin ardindan sirasiyla “Kral Çiplak”, “Bir Erkegin Günlügü” ve “Aç Pencereni” adli albümlerini piyasaya sürdü. Ayrica ikinci deneme kitabi olan “Moritos’un Düsleri” Nil yayimladi.
Sanat yasaminin on besinci yilina (2005) adim atan sanatçi, bu geçen on bes yil boyunca yurtiçinde ve yurtdisinda yaklasik on bin konsere çikti. Türkiye’de en çok konser veren sanatçilarin basinda gelen Haluk Levent, bu konserlerin çok önemli bir kismindan para almamis, konserin gelirini ihtiyaci olan hastalara vakfetmistir. Yardimsever Rock’çi taniminin yakistirilmasi bu sebeptendir.
Ayni zamanda Çevre Sorunlarina karsi duyarliligiyla ön plana çikan sanatçi, hemen hemen her albümünde çevre bilincini asilama yolunda sarkilara yer verdi. Türkiye’nin degisik bölgelerinde çevre katili projeler aleyhine davalar açti ve açilan davalara müdahil oldu. Mersin’in Kazanli ilçesindeki Caretta Caretta Kaplumbagalarinin soyunun tükenmemesi için protesto gösterilerinde bulundu.
kisa sanat yasamina on bir albüm, on bin konser, iki kitap yüzlerce ödül, yardim konserleri, iki tane rekor konser (on iki saatlik), onlarca çevre davasi sigdiran Haluk Levent, yürüdügü yolda olgun ve emin adimlar atmaya devam ediyor.
Haluk Levent
26 Kasim 1968'de Adana’nin Yüregir ilçesinde dogdu. Ilkokulu Sabanci Ilk Ögretim Okulu'nda okudu. Adana Atatürk Lisesi'nden mezun oldu. Sonra sirasiyla Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Mühendisligi, Ankara Üniversitesi Bilgisayar Programciligi, Orta Dogu Üniversitesi Fizik Bölümü ve Ankara Üniversitesi Muhasebe bölümünde kisa zamanlar ögrencilik yapti. Üniversite giris sinavlarini kazaniyordu ama egitimini istikrarli bir sekilde ilerletemiyordu. Bu durumda ailesinin maddi sikintilari da önemli bir rol oynuyordu.
Sinavlarla geçen bu yillar içinde ticaretle ugrasan Haluk Levent, basarisiz bir ticaret adami olarak Adana'dan ayrildi ve kendini yollara verdi. Ilk albümünün “Yollarda” adini almasi da bugünlerdeki deneyimlerin sebebidir. Birçok sehirde dolasip sarki söyledi. Kimi zaman hasta bir kiz çocugu için sokak sokak dolasip sarki söyleyerek para toplamaya çalisti. Bu çabalarin bazilarinda basarili oldu.
1992 yilinda Istanbul'a geldi. Ortaköy'de çesitli barlarda çalisti. 1990’da basladigi albüm çalismalari zahmetli ve yildirici dört yilin ardindan meyvesini verdi. 1994’te "Yollarda" albümünü çikartti. Bu albüm ayni zamanda Anadolu Rock müziginin ortaya çiktigi 70’lerden sonra ikinci yükselis döneminin ilk eserlerindendi. Ayni yil Mogollar da 20 yil aradan sonraki ilk albümünü çikartmistir. “Yollarda” hiç beklenmedik bir sekilde yaklasik ikiyüzbinlik satis rakamina ulasti. Bu, Türkiye Müzik piyasasinda açilan yeni bir kulvarin ardindan milyonlari sürükleyecegine dair ilk isaret gibiydi.
Ilk albümün ardindan 1996'da "Bir Gece Vakti" bir milyona yaklasan satis rakamiyla müzik gündemine bomba gibi düstü. Yine 1996’nin sonlarinda “Arkadas” albümü piyasaya çikti. Bu albümle sanatçi, Anadolu Rock müzigin müzikal anlamda en basarili örneklerinden birine imza atmistir. sanatçi “Arkadas” albümü için "Bu albümle dünya standartlarini yakaladim" demektedir.
1997’nin Agustos ayinda cezaevine girdi. yaklasik on yildir kurtulamadigi ticari bir dava yüzünden 9 ay cezaevinde kaldi. Cezaevindeyken uzun saçlarini kesip Akkuyu’ya, yapilmasi düsünülen Nükleer santral projesinin protesto gösterilerine yolladi. Cezaevine girmeden önce olusturmus oldugu kayitlarla “Mektup” albümünü çikartti. “Mektup” içeriden disariya yazilmisti ve disarida bu “Mektup”u yüz binlerce kisi okudu. Içerde bos durmadi “Kedi Köprüsü” adli ilk kitabini yazdi. Gözleri kör eden isiklardan kurtulmus ve her ne kadar yüz bin mektup almis olsa da sonunda kendisine kalmisti. Bu “kendinelik” bir kitapla somutlasti.
Cezaevinden çiktiktan sonra yeni albümünü hazirlamak için çok az bir vakti vardi. Çünkü 18 aylik askerlik görevi bekliyordu. Bu kosullar altinda “Yine Ayrilik” albümünü çikartti ve askere gitti. O askerdeyken bedelli askerlik çikti. Anlamli bir talihsizlik oldu. Askerdeyken Türkiye’nin daha önce hiç gitmemis oldugu yerlerinde konserler verdi. Bütün Dogu ve Güneydogu Anadolu’da konserler verdi. 1999 depreminin ardindan Izmit’te kurulan Çadir kentlerde bizzat çalisip çadirlar kurdu. Depremzedeler yararina konserler verdi. Askerdeyken izin günlerinin hepsini stüdyoda geçirdi. “www.leyla.com”u çikartti. Gittikçe dijitallesen bir dünyada duygularin da dijitallestiginden dem vuruyor, “Kamyoncunun Türküsü” sarkisiyla Susurluk’a gönderme yapiyordu.
Askerlik görevinin ardindan sirasiyla “Kral Çiplak”, “Bir Erkegin Günlügü” ve “Aç Pencereni” adli albümlerini piyasaya sürdü. Ayrica ikinci deneme kitabi olan “Moritos’un Düsleri” Nil yayimladi.
Sanat yasaminin on besinci yilina (2005) adim atan sanatçi, bu geçen on bes yil boyunca yurtiçinde ve yurtdisinda yaklasik on bin konsere çikti. Türkiye’de en çok konser veren sanatçilarin basinda gelen Haluk Levent, bu konserlerin çok önemli bir kismindan para almamis, konserin gelirini ihtiyaci olan hastalara vakfetmistir. Yardimsever Rock’çi taniminin yakistirilmasi bu sebeptendir.
Ayni zamanda Çevre Sorunlarina karsi duyarliligiyla ön plana çikan sanatçi, hemen hemen her albümünde çevre bilincini asilama yolunda sarkilara yer verdi. Türkiye’nin degisik bölgelerinde çevre katili projeler aleyhine davalar açti ve açilan davalara müdahil oldu. Mersin’in Kazanli ilçesindeki Caretta Caretta Kaplumbagalarinin soyunun tükenmemesi için protesto gösterilerinde bulundu.
kisa sanat yasamina on bir albüm, on bin konser, iki kitap yüzlerce ödül, yardim konserleri, iki tane rekor konser (on iki saatlik), onlarca çevre davasi sigdiran Haluk Levent, yürüdügü yolda olgun ve emin adimlar atmaya devam ediyor.
Keşke hislerimi sana açıkca anlatabilseydim
ESKIDEN BELLI BIR CIZGISI VARDI FAKAT BIRKAC YILDIR PIYASA NABZINA GORE MUZIK YAPIYOR...TURKULERE SAHIP CIKMASINI TAKTIR EDIYORUM FAKAT KARAKTERI ACISINDAN AYNI KANIDA DEGILIM...PAYLASIMIN EMEGIN ICIN SAGOLASIN...
''SANA UZANAN BU ELLERI GORMEK ISTEMESEN DE BIRGUN BU ELLER USTUNDE BU DUNYADAN GOCMEK VAR YA...''
doner-zümrüt e katılmıyorum
demişki şarkının dışında sanatçının kişiliğide önemli demiş.
doğru söylemiş ama yanlış sanatçıya söylemiş.
HALUK LEVENT kişiliğini bir kaç örnekle açıklasam iyi olacak
çünkü Haluk levent bu ülkede haketmediği sözlere maruz kalıyor.
işte bir röportajda HALUK LEVENT in gelen bir soruya verdiği cevap.
Hem asi, hem yardımsever, hem sahtekar, hem vatansever bir imajınız var. Bunların birbirine karışınca kimlik sorunu yaşamıyor musunuz? Bizi çelişkilerden kurtarın… Dürüstçe söyleyin, siz kimsiniz? (Sibel Hancılar)
Sibel'in yerinde olsam araştırma yapardım biraz. Ben ömrüm boyunca kimseyi dolandırmadım. 12 yıl önce bir hata yaptım, ortağımla beraber; o da kamu davasıydı, birbirimizin yerine senetlere, çeklere imza atmıştık ve bunun cezasını da çektim. Sonra bu basında da çıktı. Borcumuzu ödeyemediğimiz için televizyonlara çıktık. Ben ona sorayım babasının borcu var mı diye. Mutlaka vardır; bu ekonomik krizde belki de ödeyememiştir. Ben şunu kaldıramıyorum: Bu ülkeye yıllarca elimden geldiğince hizmet ettim. Bu ülkenin hastalarına, çocuklarına, depremine; her yere koştum. Ama ufak borçlarımı ödeyemedim diye değişik kimliklere sokmak istiyorsanız, size diyebileceğim hiçbir şey yok.
m. göğebakan ın sitesine bir kaç gün önce üye olmuştum bunları savunduğum için siteden atıldım
demişki şarkının dışında sanatçının kişiliğide önemli demiş.
doğru söylemiş ama yanlış sanatçıya söylemiş.
HALUK LEVENT kişiliğini bir kaç örnekle açıklasam iyi olacak
çünkü Haluk levent bu ülkede haketmediği sözlere maruz kalıyor.
işte bir röportajda HALUK LEVENT in gelen bir soruya verdiği cevap.
Hem asi, hem yardımsever, hem sahtekar, hem vatansever bir imajınız var. Bunların birbirine karışınca kimlik sorunu yaşamıyor musunuz? Bizi çelişkilerden kurtarın… Dürüstçe söyleyin, siz kimsiniz? (Sibel Hancılar)
Sibel'in yerinde olsam araştırma yapardım biraz. Ben ömrüm boyunca kimseyi dolandırmadım. 12 yıl önce bir hata yaptım, ortağımla beraber; o da kamu davasıydı, birbirimizin yerine senetlere, çeklere imza atmıştık ve bunun cezasını da çektim. Sonra bu basında da çıktı. Borcumuzu ödeyemediğimiz için televizyonlara çıktık. Ben ona sorayım babasının borcu var mı diye. Mutlaka vardır; bu ekonomik krizde belki de ödeyememiştir. Ben şunu kaldıramıyorum: Bu ülkeye yıllarca elimden geldiğince hizmet ettim. Bu ülkenin hastalarına, çocuklarına, depremine; her yere koştum. Ama ufak borçlarımı ödeyemedim diye değişik kimliklere sokmak istiyorsanız, size diyebileceğim hiçbir şey yok.
m. göğebakan ın sitesine bir kaç gün önce üye olmuştum bunları savunduğum için siteden atıldım
"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!.."