oku bakiim-21 kasım 1993

Barış Manço ile ilgili medyada çıkan haberleri paylaşabileceğiniz, Barış Abi'mizin ve eserlerinin yeni nesile ne şekilde aktarıldığını tartışabileceğiniz medya forumumuz.

Moderatörler: barışhayranı, Mod

Kullanıcı avatarı
kulahmet
Demirbaş Üye
Demirbaş Üye
Mesajlar: 865
Kayıt: Prş Tem 29, 2004 21:17 pm
Konum: istanbul

oku bakiim-21 kasım 1993

Mesajgönderen kulahmet » Pzt Mar 01, 2010 21:37 pm

GENÇLERİMİZE NELER OLUYOR?

Gençlerimizin boynunda ay-yıldızlı kolyeler ve dillerinde güzel Türkçemizin sınırlarını zorlayan yepyeni şarkılar: Bunlara geçici bir heves, mevsimlik bir moda diyebilir misiniz? Asla!..
Geçen pazar Münih'te konserdeydim. Bayvera RT1 radyosu sunucularından Folker “sizin Türk gençlerinize bayılıyorum” demişti, “ne güzel birlikte eğleniyorsunuz. Bizim Alman gençleri bir Alman sanatçının konserine gitmedikleri gibi, gitseler de böyle coşmazlar.”
Birden yıllar öncesine gidiverdim: 1970'lerde, bırakın Türk müziği dinlemeyi, Türk sanatçılarını benimsemek bile “KIRO”luk, Türk'ten fazlaca bahsetmek “FAŞO”luk sayılırdı.
Hala daha “...Barış Bey ben Türk müziğini pek dinlemem ama sizi beğeniyorum...” diyerek fındık kadar zekaları ve güdük yürekleri ile akılları sıra bana iltifat ettiklerini zanneden ukala dümbeleklerine zaman zaman rastlarım.
Şimdi ise gençlerimizin boynunda ay-yıldızlı kolyeler ve dillerinde güzel Türkçemizin sınırlarını zorlayan yepyeni şarkılar...
Çünkü “ÖF” geldi, “DARAL” geldi çocuklara. Çok değil daha 20-25 yıl önce abileri, ablaları kırmızı jaket ve pantölönla iki yabanjı gibiydiler, teveccühünüz..!
1980'lerde ise salya sümük kadere ve kahpe feleğe kahretmek, vıcık vıcık ağlayarak arabesk takılmak marifet zannedilirdi. İşte bu abileri-ablaları dinleye dinleye sonunda havale geçirdi çocuklar.
Ve Kıl Olduk Abi, Nedir Bu Daldaki Durum, Oynatmaya Az Kaldı, Bu Karambol'de, Kendimize Gelmeye, Yemin Ettik, Amma Velakin, Sıramızı Bekliyoruz, Yaparız Bilirsin, Yeter ki Onursuz Olmasın diyerek patlayıverdiler...
Boyunlarında ay-yıldızlı kolyeler ve dillerinde yepyeni şarkılarıyla gençleri tabii ki çook, ama çoooook, seviyorum.

KALEMİN UCU

Çok okuyan mı bilir yoksa çok gezen mi? Tabii ki çok gezen! Öyleyse dinleyin (pardon okuyun):
Hiç unutmam, bir gün yine ülkenin birindeyim, televizyon seyrediyorum... Donuk bakışlı iki sunucu tartışıyor: Okul hayatları boyunca öğrencilerin düşünme ve kendi kendilerine karar verme yeteneklerinden sürekli şüphe eden eğitimciler onları “Ha babam – de babam ezber”e mahkum edince, farkına varmadan “Taş kafalı kuşaklar” yetiştirmişler ve çözümü bu genç kuşakları bedensel uğraşılarla oyalamakta bulmuşlar...Konunun özü bu!
“Seçmeli – Yerleştirmeli Yükselme Yöntemleri” diye bir tür “Deplasmanlı - sınavlı lig fikstürü” uyguluyorlar. Üst sıralarda “Yolsuzluk, kısa yoldan köşelenme, sende olmasın - bende olsun” gibi yaklaşımlar... Alt sıralarda ise küme düşmeme mücadelesi veren “Sabır, azim, düşünce ve metod...”
Haftanın skorlarını açıklıyorlar:

Döviz Gücü : 3 Faizspor : 3
İhale Birlik : 6 İflas Gençlik : 0
Tahsisat Çiftlik : 7 Teftiş Kale : 1
Arpa Gücü : 5 İman Gücü : 1

Birden kanter içinde uyanıyorum!..
Siz de ara sıra böyle kabuslar görür müsünüz?

AKILLARI PAZARA ÇIKARMIŞLAR...YİNE HERKES KENDİ AKLINI ALMIŞ!
NE SAĞCIYIZ, NE SOLCU, FUTBOLCUYUZ FUTBOLCU

1962'de Aziz Nesin ağabeyimizin çıkardığı “Zübük” gazetesinin sloganı böyle idi: “Ne sağcıyız, ne solcu, futbolcuyuz futbolcu!”.
Osmanlı İmparatorluğu'na sığınan vatansever Macar Prensi Rakotzi'nin Tekirdağ'daki evini kaçımız ziyaret etti bilmiyorum ama Macarları 3 – 1 yendiğimiz o meşhur maçtaki gollerimizi Lefter (2) ve Metin'in (1) kaçıncı dakikalarda ve hangi pozisyonlarda attıklarını herhalde hepimiz ezbere biliyoruzdur... Demek ki Aziz ağabey haklı.
Geçtiğimiz haftalarda önce Galatasaray, ardından Milliler, daha sonradan da Naim'in rekorları derken, her başarılı spor olayının sonrasında görülen milli beraberlik ruhu yine ne güzel sımsıcak sarmalamıştı hepimizi. Aradan bir hafta daha geçip hayat normale dönünce, her an pusuda bekleyen terör, yolsuzluk, enflasyon ve politik uyuşmazlıklar birer karabasan gibi tekrar gündeme gelince, acaba, diye düşündüm: Ülkemizin üzerinde dolaşan bu karabulutları, kendi ürettiğimiz negatif elektrik mi oluşturuyor?
Hayalet Avcıları (Ghostbusters) filmini hatırlarsınız: New York şehrine hakim olan kötü ruhlara karşı kent halkı elele tutuşarak şarkı söylemiş ve topluca bir pozitif enerji yaratarak şehri kurtarmışlardı.
Evet, Galatasaray'ı seviyoruz, Millilerimiz, Naim'i çok seviyoruz... Demokrasiyi, laikliği, cumhuriyeti... Hepsini, hepsini çok seviyoruz ama onlar olmadan da birbirimizi sevmeyi neden denemiyoruz?
Haydi bi gayret! İlle de büyük heyecanlara gereksinim duymadan uzatalım ellerimizi! Bütün zorluk da, galiba, ilk hareketi kimin yapacağının bilinmemesinde?..
İşte o ilk hareketi siz yapın! Büyüklük sizde kalsın!
2000'li yıllarda ülkemizin en büyük ihtiyacı pozitif düşünce ve beyin elektriğinin birlikte yaratacakları “sevgi” olacaktır!..

HALKALI AYI

Geçen hafta bu sütunda “Dinolar da mı feministti?” başlığı ile yayınlanan ilk yazım, malum çevrelerce “Süper Mega Maço bir bakış açısı” olarak yorumlanınca bu pazar siz değerli hanımefendilerin gönlünü almaya karar verdim sevgili hemşirelerim.
Konumuz masaj salonlarında ya da turistik otellerde, karşı cinsten birisi ile basıldıkları için gazetelerde çarşaf çarşaf teşhir edilip adaletin eline düşen hanımlar ve en fazla isimlerinin baş harflerinin yazılmasıyla paçayı kurtaran erkekler. Acaba, diyorum, ahlak zabıtası ekipleri ile kanun koyucular erkek yerine kadın olsaydı, aynı olaylar nasıl yansırdı gazetelere... Mesela:
İŞ HANIMI N.Y. ALEMDE BASILDI
Dün Çarliston Majestik Oteli'nde üç hayat adamı ile uygunsuz vaziyette basılan iş hanımı N.Y. “Biz sadece sütlü neskafe içiyorduk, ne var ki bunda?” dedi. Giyindikten sonra iş hsnımı N.Y. Serbest bırakılırken Tansuğ, Duygun ve Buruk takma adlarını kullanan hayat adamları Nasrullah Karabıyık, Üzeyir Darboğaz ve İcabettin Zamk, haklarında kovuşturma açılarak, zührevi hastalıklar hastanesine sevkedildiler. Konu hakkında görüşünü aldığımız asayiş şubesi ekipler amiresi Firuze Üzümbuğusu “Bizimkilerle başedemezken bir de son zamanlarda İvan'lar, İgor'lar çıktı başımıza... İşimiz çok zor” dedi.

Biz yine de N.Y.'nin resmini yayınlıyoruz..

SON DAKİKA

Son günlerde televizyon programlarını noktalayacağını basına açıklayıp ortadan kaybolan yazarımız
Uruguay Nacional takımında görücüye çıktı... Nacional yöneticileri “Futbol kim, o kim? Ama yabancı olsun da ne olursa olsun, takımımıza ve milletimize hayırlı olsun” dediler...
(MİLLİYET-MONTEVİDEO)

( BARIŞ MANÇO )
21.11.1993 Milliyet-sayfa 4

Kullanıcı avatarı
kulahmet
Demirbaş Üye
Demirbaş Üye
Mesajlar: 865
Kayıt: Prş Tem 29, 2004 21:17 pm
Konum: istanbul

Mesajgönderen kulahmet » Pzt Mar 01, 2010 21:56 pm

Resim

Kullanıcı avatarı
kulahmet
Demirbaş Üye
Demirbaş Üye
Mesajlar: 865
Kayıt: Prş Tem 29, 2004 21:17 pm
Konum: istanbul

Mesajgönderen kulahmet » Pzt Mar 01, 2010 21:57 pm