...
Sene 1954…İsviçre’deyiz…Yazı tura atışıyla Dünya Kupası’na katılmaya hak kazanan millilerimiz birinci grupta Almanya, Macaristan ve G. Kore ile eşleşiyor. İlk maçımızda bizi 4-1 yenen Almanlar, Macarlar karşısında 8-3’lük skorla hezimete uğruyor. G. Kore ise iki maçta 16 gol yiyerek ( yedi tanesi bizden ) tarih yazıyor. Sonrasında Almanya ile ikinci bir maç daha yapıp 7-2 kaybedince Dünya Kupası’na 48 senelik kısa bir mola veriyoruz. Hemen burada bir soru işareti kurcalıyor zihnimizi: “acaba” diyoruz, “biz o grupta Macaristan ile neden hiç karşılaşmadık?” Şimdi bu sorunun cevabını biraz erteleyerek asıl konumuzu açalım ve arada bir bağlantı kurmaya çalışalım…
Türk tarihine leke sürdürmeme mantığındaki bir kısım tarihçimizin anlattığı masallara ihtiyaç duymayacak kadar şanlı şereflidir bizim tarihimiz. Oysa onlar bir milletin tarih önünde alnı açık bir imaja sahip olmasını, harp meydanlarındaki başarılarıyla orantılı zannederler. Bu yüzdendir ki bize ilkokuldan beri, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar yenildiği için yenik sayıldığını öğrettiler. “Yani her şey yolundaydı, yedi cephede düşmanı darmadağın ettik ama şans işte, Almanlar yenilince biz de yenik sayıldık. Hatta Almanya biraz daha dayansaydı biz Viyana’ya kadar çıkacaktık…” Bugün ilkokul çocuklarının bile inanmadığı bu bilgi, resmi tarihin en büyük yalanıdır…
Şimdi isterseniz tarih bilgimizi biraz tazeleyelim ve savaş yıllarına dönelim…Devletin imkansızlıklarına nispetle hayalci düşünceler içinde, boğazlar ve Trakya’da tutulması gereken kuvvetlerin bir kısmını Kafkasya cephesine kaydırarak 90.000 tanesini -cahil cesaretiyle- taarruza kaldırmadık mı?..Hani 12.000 tanesi dönebilmişti geriye, üşüyorlardı…Sarıkamış faciasının devam filmi niteliğinde değil miydi Süveyş’te boğularak şehit olan askerlerimiz?..Irak cephesinde sıcak, kolera ve açlıktan kırılmadık mı?..Ruhumuz titremedi mi Bağdat’ı boşaltırken?..Savaş boyunca doğuda Ruslarla birlikte hareket eden tebaa-i sadıka (!) yüz binlerce Türk’ü katletmedi mi?..Kutlu Medine’de “Mescid-i Nebi’yi düşmana bırakmaktansa kendimle beraber havaya uçururum” diyen Fahreddin Paşa’yı unuttuk mu?..Acı bir türküydü Yemen…Giden gelmiyordu…Acep nedendi?..Peki bunca askerimiz, yenilmiş sayılmak için mi şehit oldu?..Almanlar yenildiği için mi şehit saydık yoksa onları?..Irak ve Suriye’yi kumarda mı kaybettik…?
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’ya kendi safını seçme imkanı verilmedi. Almanya tarafından ustaca hazırlanmış bir tahrikin oyuncağı oldu. Her ne kadar İttifak’ta bulunsa da yalnız girdiği savaştan yine yalnız bir yenilgiyle çıktı. Bir Fransız tarihçinin tespitiyle Osmanlı ne eceliyle öldü, nede cinayete kurban gitti. Söz konusu olan, etki altındaki bir intihardı…
Savaşta ilk teslim olan Bulgaristan oldu. Böylelikle Almanya ile olan kara bağlantısı kesildi. Ama yenilgiyi buna bağlamak tarihe Türkiye’nin bugünkü sınırlarıyla bakmak olur. Osmanlı coğrafyasını gözardı edemeyiz…30 Ekim 1918’de imzaladık Mondros’u. ( hani şu Aksaray ve çevresi dışındaki bütün topraklarımızın yedi düvele paylaştırıldığı mütareke…) Yenildiği için yenik sayıldığımızın iddia edildiği Almanya ile Avusturya-Macaristan ise bizden sonra, kasım ayında mütareke imzalamışlardı…
Evet…1954 yılında Macaristan ile maç yapmayışımızın sebebi masumane bir FIFA kuralıydı. Yoksa Almanlar Macarlara yenildi diye biz de yenik sayılmadık. Ya da eskiden savaşlara FIFA bakmıyordu, emin olun…
2005 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya bakılırsa müfredatlardan kaldırılmış bu yanlış. Doğru mu bilmiyorum ama çocuklarımızdan gerçeği saklamak, hiçbir tarih bilinciyle bağdaşmaz…
Son olarak, umarız 2010 Dünya Kupası’nda böyle bir kural çıkmaz karşımıza…
Baki selam…
kulahmet
( ntv tarih dergisi ve çeşitli internet sitelerinden faydalanılmıştır... )
yamalı bohça-cahillikler tarihi...
Moderatörler: barışhayranı, Mod
-
- Yeni Üye
- Mesajlar: 2
- Kayıt: Çrş Tem 08, 2009 02:20 am
- Konum: istanbul