ÇANAKKALE SAVAŞININ BILINMEYEN YONLERI

Seviyeyi düşürmemek ve bölünmelere yol açabilecek siyasi, dini, spor/futbol konularının konuşulmaması kaydıyla, her türlü konunun konuşulabileceği serbest forumumuz.

Moderatörler: barışhayranı, Mod

Kullanıcı avatarı
rapin_kizi__
Rekortmen Üye
Rekortmen Üye
Mesajlar: 2100
Kayıt: Pzr Oca 07, 2007 23:44 pm
Konum: kendi ütopyasından..
İletişim:

ÇANAKKALE SAVAŞININ BILINMEYEN YONLERI

Mesajgönderen rapin_kizi__ » Cmt Mar 17, 2007 19:50 pm

ÇANAKKALE SAVASININ BİLİNMEYENLERİ


Enver Paşa’nın Alman hayranlığının bize 500 bin vatan evladına ve bir
imparatorluğun tasfiyesine neden olduğunu, Almanlarla yapılan gizli
anlaşmanın kabinedeki bakanlardan bile gizlendiğini, aradan yüz yıl
geçmesine rağmen* yabancı hayranlığı hastalığımızın geçmediğini, sadece
hayran olunanların değiştiğini

*Sultan Abdülhamid’in olayları kırk yıl önceden görerek Çanakkale’deki
tabyaları güçlendirdiğini ve elden geçirdiğini, Bazı yeni tabyaları inşa
ettirdiğini, O’nun yaptığı çalışmaların belki de savaşın seyrini değiştirdiğini

İngilizlerin daha savaş ilan edilmeden Seddülbahir’i bombaladıklarını ve 86 şehit verdiğimizi
_____________________________
Avustralya’nın ve Yeni Zelanda’nın gençlerinin “Avrupa’yı Almanlardan
kurtarmak ve Avrupa’nın özgür kalmasını sağlamak” propagandasıyla
toplandığını, Bu gençlerin daha önce Gelibolu denilen yerin adını bile
duymadıklarını

İkinci çıkarma için savaşa giden bir Avustralya askerine nereye gittiğini
soran bir yaşlı adama “Türkler buraya gelip yerleşecekler, onları öldürmeye
gidiyoruz” dediğini, bu söz üzerine yaşlı adamın binlerce kilometrekarelik
çöle doğru baktığını ve “Eee gelsinler ne olacak ki burada yer
çok” dediğini

İngiliz-Fransız donanmasının seksen parça gemiyle boğaza saldırdığını,
gemilerden birinin adının “Agamemnon” olduğunu, Agamemnon’un binlerce yıl
önce Truva’ya saldıran Yunan ordusunun kalleşçe yöntemler kullanan
komutanının adı olduğunu

Agamemnon’un yaşadığı topraklarda doğmasına rağmen kanının son damlasına
kadar Türk olan ve kendisini Anadolulu hisseden Mustafa KEMAL’in Çanakkale
zaferi sonrası öldürülen Truva kahramanını “Hektor’un İntikamını Aldık”
diyerek unutmadığımızı ve Truvalıların bizim için ne anlama geldiğini en
güzel şekilde ifade ettiğini

İngilizlerin sabah saatlerinde girdikleri boğazı ellerini kollarını
sallayarak, canlarının istediği her yeri bombalayarak geçebileceklerini
zannettiklerini, Akşam beş çayını Marmara denizinin ortasında içmeyi
planladıklarını, İstanbul üzerine bahisler
kurduklarını

Şair deyince insanların aklına terbiye, iman* ve insanlık sahibi yüce
kişiliklerin geldiği (Mehmet Akif ERSOY gibi), İngiliz şairlerin de –hem
de yüksek ideallerle- savaşa katıldığını, bu ideallerini günlüklerinde
“Lokum ve halıları yağmalamak, Ayasofya’nın çinilerini sökmek, İstanbul’un
en güzel lokantalarında balık yemek” olarak yazdıklarını

Yüzlerce yıl Osmanlının ekmeğini yemiş olan ve Osmanlıdan sadece saygı ve hoşgörü görmüş olan gayr-i müslimlerin, İngiliz-Fransız donanmasının gelmekte olduğunu haber alınca* İstanbul’da sevinç gösterileri yaptığını

Bu tehlikeli gelişmeler karşısında devleti yönetenlerin başkenti
Eskişehir’e taşımayı düşündüğünü, hatta gerekli binaların ayarlandığını,
gitmesi için teklif götürülen devrik Sultan Abdülhamid’in bu teklife
şiddetle karşı çıktığını, “Biz İstanbul’u alırken Bizans İmparatoru kanının
son damlasına kadar savaştı ve öldü Ben ondan daha mı az şerefliyim!
Gelirlerse burada savaşır ve ölürüz” dediğini, bu sözler üzerine payitahtın
utandığını ve İstanbul’da kalmaya karar verdiğini, Direkten dönen bu
düşüncesizliğin belki de askerimiz üzerinde korkunç bir moral çöküntü
yaratmış olabileceğini

Osmanlı Devletinin elinde sadece 26 deniz mayını kaldığını, Nusret (Yardım)
gemimizin kaptanının (Tophaneli Hakkı Binbaşı ) mayınları nereye ve ne zaman
bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında bir yüce kişi tarafından
kendisine bildirildiğini, Bu mayınların hiç akla gelmeyecek biçimde
Ertuğrul koyunda kıyıya paralel olarak döküldüğünü, İngilizlerin boğazı
defalarca dikine kontrol etmelerine rağmen bu mayınları tespit
edemediklerini çünkü Nusret’in bu mayınları son mayın kontrolünden sonra
sabaha karşı bıraktığını

Donanma boğazı geçmeye başladığında düşük top menzilli Fransız gemilerinin
taktik gereği tabyalarımızı şaşırtmak için öncü atışlar yaptıklarını daha
sonra arkalarından gelen uzun menzilli İngiliz gemilerine yol açmak için
kenara kaydıkları Bu kayma esnasında kıyıya paralel yerleştirilen
mayınlara çarptıklarını, büyük bir panik yaşandığını, ortalığın
karıştığını, gemilerin birbirine girdiğini, 200 yıldır yenilmeyen dünyanın
en büyük donanmasının iki saatte dağıldığını Türklerin batan düşman gemilerindeki savunmasız askerlere ateş etmeyi bıraktıklarını ve diğer gemilere ateş ettiklerini Bunu gören İngiliz komutanlarının –muhtemelen kendileri
tersini yapmış olacakları için- olaya bir anlam veremediklerini Her
fırsatta bize insan hakları, medeniyet, modernite* tokatları patlatanların
o gün aldıkları bu insanlık dersi karşısında şok geçirdiklerini

Edremitli Seyit Onbaşının, Topun ağzına mermi süren vinç tesisatı
bombardımanda kullanılamaz hale gelince “Ya Allah Bismillah” diyerek üç
tane 275 kiloluk mermiyi tek başına arka arkaya kaldırarak yatağa sürdüğünü
ve ateşlediğini, bu işlemi yapabilmesi için her defasına üç basamaklı metal
bir merdivenden çıkması gerektiğini, üçüncü atışta İngilizlerin “Ocean”
zırhlısının dümenini parçaladığını, dümeni kırılan “Ocean”ın sarhoş bir
serseri gibi mayınlara sürüklendiğini bir mayına çarparak havaya uçtuğunu ve yirmi dakika içinde battığını

Bu olayın ertesinde bölük komutanının Seyit Onbaşıyı çağırttığını, aynı
mermiyi kaldırmasını istediğini ancak Seyit Onbaşının bunu
başaramadığını Bunun üzerine Komutanın “Bu merminin tahtadan bir
maketini getirsinler, Bu yiğidin fotoğrafını çeksinler” diye emir
verdiğini, Bu fotoğrafın hepimizin çok iyi bildiği ve Seyit Onbaşının
günümüze ulaşan tek fotoğrafı olduğunu

Cumhuriyet kurulduktan çok sonra Mustafa KEMAL’in* Edremit’i ziyareti
sırasında Seyit Onbaşıyı sorduğunu ve Kaymakam dahil kimsenin
bilmediğini Kaymakamın Seyit Onbaşı’yı* Mustafa KEMAL’in huzuruna
çıkarmadan önce kılığını beğenmeyip, tıraş ettirip takım elbise
giydirdiğini, bu olayın Mustafa KEMAL’i derinden yaraladığını Kaymakam
dahil orada bulunan herkesi azarladığını Seyit Onbaşının ölene kadar ormancılık yaparak sefalet içinde perişan yaşadığını

Nusret Mayın gemisinin yakın zamana kadar Mersin’de demirli olduğunu ve
ömrü dolduğu için jilet yapılmasının planlandığını, sırf bu ihtimalin bile
Türk Milleti adına yüz kızartıcı bir utanç levhası olarak kalacağını,
birkaç vatanseverin çırpınışıyla şimdilik bu olayın durdurulduğunu

İngilizlerin 18 Mart faciasının suçlusu olarak mayın
taramacıları sorumlu tuttuğunu, Hepsinin kurşuna dizdirildiğini, savaş bittikten yıllar sonra her iki ordu arşivleri açıklanıp gerçekler öğrenilince bu askerlerin
ailelerinden özür dilendiğini, tazminat ödendiğini, iade-i itibar
yapıldığını ve şerefli birer asker olarak öldüklerini ilan ettiklerini

İngiliz-Fransız ortaklığının boğazı donanmayla geçemeyeceklerini anlayınca
onlara geçit vermeyen Türk topçularını arkadan ele geçirerek temizlemek için çıkarma harekatı yapmaya karar verdiklerini, bunun için Mısır’da piramitlerin dibinde, sömürgelerinden getirdikleri on binlerce askeri toplayıp “Nasıl olsa orada
Türklerle işimiz çok kolay olacak”* diyerek bu askerlere baştan savma bir
eğitim verdiklerini, Burada toplanan askerlerin 16 farklı ülkeden
geldiğini, Aralarında Müslümanların bile olduğunu, daha sonra bu askerlerin
savaş esnasında kandırıldıklarını anlayıp taraf değiştirdiklerini, Burada
toplanan askerlerin büyük çoğunluğunun çapulcular gibi davrandığını, kahire
sokaklarında yapmadıkları rezilliğin kalmadığını

Mısırda toplanan askerlerin kayıtlarını tutan bir katibin sürekli
“Australia and New Zealand Army Company/ Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu
Birliği” yazmaktan sıkıldığını pratik bir çözüm olarak bu kelimelerin baş
harflerini alarak ANZAC kısaltmasını bulduğunu, bu kısaltmanın dünya tarihine geçtiğini

İngilizlerin çıkarma harekatını ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını,
akıntı ve hava durumu dahil yaptıkları hiçbir hesabın tutmadığını,
aralıklarla çıkmaları gereken geniş kumsala değil, dar bir koya ve
kalabalık bir şekilde çıkmak zorunda kaldıklarını, karşılarında ise Ezineli
Yahya Çavuş ve 62 kişilik takımı dışında hiçbir birliğimizin olmadığını

Türk ordusunun başındaki Alman Liman Von Sanders Paşa’nın çıkarma beklenen
bölgeleri kasıtlı olarak yanlış hesapladığı, İngilizleri ve Türkleri
olabildiğince birbirine kırdırarak İngilizlerin dikkatini bu bölgeye
çekmeyi, bu sayede Avrupa’da savaşan Alman askerlerinin karşısında daha
zayıf bir askeri güç olmasını ve Alman birliklerini rahatlatmayı
amaçladığını, bu gizli hesabın her iki taraftan da 500 bin cana mal
olduğunu, bunun ispatlanamamış bir iddia olduğunu, Tüm savaş boyunca Liman Paşanın hiçbir askeri tahmininin tutmadığını, aradan yüz yıl geçmesine rağmen bu şüphenin hala kafaları kemirdiğini

Çanakkale savaşlarındaki en büyük askeri dehaların Mustafa KEMAL ve Esat
Paşa olduğunu, düşmanın her hamlesini doğru tahmin ettiklerini, yaptıkları
kritik hamleler ve aldıkları cesur kararlarla savaşın seyrini
değiştirdiklerini, gelişen olaylar neticesinde askerlerinin de yüksek
güvenini ve hayranlıklarını kazandıklarını, bir işaretleriyle
emrindekilerin hiç düşünmeden ölüme koştuklarını İngiliz ve Fransız
Kurmaylarının bu kadar zor şartlarda çarpışan Türk ordusunun bu kadar
akıllıca sevk ve idare edilebilmesine anlayamadıklarını, Zaten onların tüm
savaş boyunca olan biten hiçbir şeyi anlayamadıklarını

Çıkarma beklenmediği için küçük bir takımdan başka hiçbir askeri birliğin
bulunmadığı koya çıkan 4000 İngiliz askerine Yahya Çavuş ve arkadaşlarının
eski tip piyade tüfekleriyle 18 saat boyunca karşı koyduğunu, mermi israfı
yapmamak için asla tek dolaşan hedeflere ateş edilmediğini, neredeyse
hiçbir mermi israfının yapılmadığını, adamların orada çakılı kaldığını, bir
santimetre ilerleyemediklerini, takım komutanlarının üstlerine
telsizlerinden verdikleri raporlarda karşılarında kalabalık bir makineli
tüfek (!) birliğinin bulunduğunu bildirdiklerini, dışarıdaki kıyımı gören
İngiliz askerlerinin çıkmak istemediklerini bunun üzerine komutanlarının
onlara arkalarında ateş ederek zorla savaşmaya gönderdiklerini Havadan
savaşın seyrini takip etmekle görevli bir İngiliz pırpır uçağının pilotunun
kıyıdan 50 m kadar açığa kadar denizin kıpkırmızı kan ile dolduğunu
gördüğünü, bunun hayatında gördüğü en korkunç şey olduğunu söylediğini ve
muhtemelen aklını oynattığını

Ezineli Yahya Çavuş ve arkadaşlarının hepsinin orada şehit olduğunu Bu
çarpışma ve şehadetin belki de savaşı kurtardığını, bu bölgeye çıkarma
yapıldığını haber alan diğer birliklerin bölgeye yetişmesi için gereken
zamanın kanla kazanıldığını

Bir bölgeye çıkarma yapan 2000 kişilik İngiliz ve Fransız bölüğünün o
bölgede bulunan selvi ağaçlarını Türk birliği sandıklarını, hepsinin
kaçarak bölgeyi terk ettiklerini,* bu olayın yıllar sonra kendi
raporlarından ve yazılı kaynaklarından öğrendiğimizi, kimsenin nasıl olup
ta 2000 kişinin aynı anda hayaller gördüğünü açıklayamadığını

Tüm çıkarma harekatı boyunca İngilizlerin yılan gibi sinsice davranmaya
çalıştıklarını, Başta Anzak birlikleri olmak üzere diğer tüm sömürge
askerlerini hep kendilerine kalkan olarak kullandıklarını Ölümün kesin
olduğu taarruzlarda öncü siper birlikleri olarak hep bu askerlerin kullanıldığını Mel GIBSON’un gençlik yıllarında başrol oynadığı “Gallipoli” adlı sinema filminde bu
konuya inceden göndermeler yapıldığını

İngilizlerin tüm savaş boyunca hata üstüne hata yaptıklarını, aptalca
kararlar aldıklarını, emir-komuta zincirlerinde sürekli kopukluklar
olduğunu,* verilen önemli emirlerin asla yerine ulaşmadığını, kimden
geldiği belli olmayan emirlerle önemli stratejik hatalar yaptıklarını,
mevzi ve can kaybının bu nedenle çok artığını, İngiliz savaş kaynaklarında,
askerlerin anılarında* ve araştırma eserlerinde bunun gibi yüzlerce olay
yaşandığını

Gelibolu siper savaşlarının tarihin gördüğü en acıklı savaş olduğunu,
on binlerce askerin savaştığı düşman askerini bir kere bile göremeden can
verdiğini, İngilizlerin tokat üstüne tokat yedikçe Türk siperlerine kurşun
yağdırır gibi bombalar yağdırdıklarını, kolların bacakların havalarda uçtuğunu,
yerin altının ve üstünün sürekli yer değiştirdiğini,* her defasına “Tamam
bu sefer canlı Türk bırakmadık” diyerek saldırıya geçtiklerini, her
defasında Allah’tan başka sığınacak hiçbir şeyleri kalmamış Mehmetlerin
kabus gibi tekrar tekrar karşılarına çıktığını

Savaş istatistiklerine göre bir m2’ye 6000 mermi düştüğünü, bu oranın dünya
savaş tarihinin en yüksek oranı olduğunu Havada iki merminin çarpışma
ihtimalinin 600 milyonda bir olduğunu, bu çarpışan mermilerden Çanakkale’de
onlarca bulunduğunu Savaş Gazilerinin “Cehennem diye bir yer vardır
Biz orayı gördük” dediklerini

Galatasaray Sultanisi (Lisesi) öğrencilerinin okul sıralarını bırakarak
cepheye koştuklarını, 15-16 yaşlarındaki bu fidanların hepsinin tek bir
saldırıda İngiliz makinelisi ile biçildiğini, Olayı
gören bir Türk askerinin yıllarca ağzını bıçak açmadığını ve ne zaman
Çanakkale’den bahsedilse hüngür hüngür ağladığını

Darü’l Fünun’un tüm son sınıf öğrencileri şehit olduğu için o sene hiç mezun
vermediğini

Gömülemeyen ölülerin on binleri bulduğunu, ortalığın kokundan ve sineklerden
geçilmediği, domuzun bile yaşamayacağı şartlarda askerlerin savaştığını,
ilk ateşkesin dostluk gösterisi değil, şartların her iki taraf için de
artık kaldırılamayacak kadar ağırlaştığı için zorunlu olarak alındığını
İki tarafın askerlerinin o gün arkadaşlık yaptıklarını, birbirlerine
cigara, yiyecek ve tespih, yüzük, rütbe gibi ufak tefek hediyeler
verdiklerini, bu manzarayı gören bir Türk Subayının “gören insanın
zalimleşeceğini, bir zaliminde insanlaşacağını” ifade ettiğini

Ortalığı basan sinekler yüzünden hiçbir yiyecek maddesinin birkaç tane
sinek yutmadan yenilemeyeceğini, Salgın hastalıkların da savaş kadar can
aldığını, bir İngiliz askerinin hasta arkadaşını büyük abdestini yapmak
için tuvalet çukuruna girerken gördüğünü, oradan çıkmayınca çukura
koştuğunu, hasta askerin bayılarak pisliklere batmış olduğunu,
arkadaşlarının ise onu yukarı çekemeyecek kadar güçsüz kalmış olduklarını,
bu hasta askerin kendi pisliğinde boğularak can verdiğini Çanakkale
savaşlarına daha önce hiç bilinmeyen zeka ürünü hileler ve aldatmacalara
başvurulduğunu, Türklerin soba borularından top bataryaları yaptığını ve bu
şaşırtmacanın işimize çok yaradığını, askerlerin Tahta düzenekler yaparak
siperden hiç çıkmadan tüfek atışı yapabildiklerini, bomba fırlatan düzenekler yapıldığını, İngilizlerin Türk topçusunu yanıltmak ve zaten az olan mühimmatı boşa harcatmak için tahtadan kocaman gemiler inşa edip yüzdürdüklerini Toprağın altında bile savaş olduğunu, her iki tarafın tüneller açarak düşman siperlerinin altına kadar gelip patlayıcı yerleştirdiklerini, bu şekilde iki tarafın da çok kayıp verdiğini

İkinci çıkarmadan önce İngilizlerin komutanlarını değiştirdiğini, yeni
gelen Sopford’un emekli bir asker olduğunu, çıkarma yapıldıktan sonra uzun
zamandır Gelibolu’da bulunan tüm subay kadrosunun şiddetli itirazlarına ve
“Hemen şimdi saldırırsak Türkleri arkadan çevirip bu işi bitiririz, bu
tepeler bomboş”* önerilerine karşın büyük bir aptallık yaparak “Yoldan
geldik yorgunuz Bugün dinlenelim, yarın rahat rahat savaşırız” diyerek
askerlerine dinlenme emrini verdiğini, çıkarma yapan askerlerin bomboş
tepeler önünde gün boyu denize girerek eğlendiğini, mangal yaparak keyif
yaptığını

Bu sırada* çıkarmayı haber alan Esat Paşa’nın Yarımadanın öbür ucunda
bulunan birliğe düşmanı karşılama emrini verdiğini, bu komutanın ise “Askerlerim günlerdir uykusuz ve yorgun Bu şartlar altında yarımadayı yürüyerek geçemeyiz” itirazını anında o subayı görevden alarak cevaplandırdığını, yerine Anafartalar Grup komutanı olarak Mustafa KEMAL’i görevlendirdiğini, aç, yorgun ve sefil Mehmetlerin Mustafa KEMAL’in arkasından 20 saat yürüdüğünü, bu sırada İngiliz askerlerinin kıyıda mangal ve piknik yaparak dinlendiklerini, bu iki zıt ve mantıksız şartları yaşan birliklerin sabah güneşinde karşılaştıklarını, Türk askerinin mermiyle, mermi bitince süngüyle ve daha sonra kendini uçurumdan aşağı atarak vatan toprağına yapılan son saldırıyı da durdurduğunu, Conkbayırı’nın 24 saat içinde 7 kere el değiştirdiğini, bunun bir savaş değil, boğuşma olduğunu, sonunda İngilizlerin ne yaparlarsa yapsınlar bu işi başaramayacaklarını anladıklarını, İngilizlerin ve tüm işbirlikçilerinin bu işten vazgeçme kararı aldıklarını, Çanakkale seferinin son direnişinin ileride vatanı bir kere daha kurtaracak ve Cumhuriyeti kuracak olan genç liderimizi tüm dünyaya tanıttığını Müslüman ülkelerde Mustafa KEMAL’in kahraman ilan edildiğini, kartpostallarının ve posterlerinin kapış kapış satıldığını

Mustafa Kemal’in Anafartalar’da yaralandığını, kalbinin üstünde bulunan cep
saatinin parçalandığını ve şarapnel parçasının derine girmesini
engellediğini, bu yaranın aylarca kapanmadığını, Mustafa KEMAL’in askerin
morali bozulmasın diye bu olayın tek şahidine sus emri verdiğini, daha
sonra Liman Paşa’ya parçalanan saatini hatıra olarak verdiğini ve Liman
Paşa’nın çok şaşırıp heyecanlandığını ve* kendi altın köstekli cep saatini
Mustafa KEMAL’e hediye ettiğini

İngilizlerin kendi ifadelerine göre mükemmel bir geri çekilme planı
yaptıklarını, hiçbir kayıp vermeden çekip gittiklerini, onların ifadesine
göre Türklerin hiçbir şeyden haberinin olmadığını ama yine kendi
yalanlarını kendi kaynaklarından suratlarına tükürürcesine, ger çekilme
esnasında bizim siperlerden onların siperlerine üzerine kağıt sarılmış bir
taş fırlatıldığını, bu kağıtta düzgün bir İngilizceyle “Gittiğinize
üzülüyoruz, Süveyş Kanalında Görüşürüz” yazdığını Bu olayın, geri
çekilmeden Türklerin haberleri olduğunu ama artık savaşamayacak kadar yıpranmış olduklarını ispatladığını Okuma yazma oranının yüzde beşlerde olduğu bir dönemde bizim Çanakkale’ye hangi yetişmiş evlatlarımızı yolladığımızı ve memleketin en az 100 yılını bozuk para harcar gibi harcadığımızı

Gelibolu topraklarına çıkıp, Marmara denizini görebilen sadece tek bir
İngiliz askeri olduğunu, bu askerin aslen İrlandalı olduğunu, Türk askerini
şaşırtmak için gece kumsala tek başına çıkıp bir sürü meşale yakarak
çıkarma sanki oraya yapılıyormuş gibi bir kandırmaca yapmaya çalıştığını,
bu askerin daha sonra yolunu kaybederek yarımadanın çok içerisine kadar
girdiğini, daha sonra bir şekilde dönerek kurtulduğunu, bu olayın yıllar
sonra askeri günlükler okununca öğrenildiğini
En son rapin_kizi__ tarafından Cmt Mar 17, 2007 21:20 pm tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.

Kullanıcı avatarı
rapin_kizi__
Rekortmen Üye
Rekortmen Üye
Mesajlar: 2100
Kayıt: Pzr Oca 07, 2007 23:44 pm
Konum: kendi ütopyasından..
İletişim:

Mesajgönderen rapin_kizi__ » Cmt Mar 17, 2007 19:58 pm

ingiliz gemilerinin isimlerinin bile nefret kustuğunu,bu gemilerden bazılarının isimlerinin şunlar olduğunu

trump:zafer
goliath:hz. davut tarafından öldürülen filistinli savaşçı
majestik:muhteşem
innefafıgable:yorulmaz,usanmaz
inflexıble:eğilmez,bükülmez
Indomittable:boyun eğmez,ele geçirilmez
vengeance:öç,intikam alan
Irresistable:karşı konulamaz

Kullanıcı avatarı
hzllll
Profesyonel
Profesyonel
Mesajlar: 342
Kayıt: Cum Şub 17, 2006 16:38 pm
Konum: istanbul

Mesajgönderen hzllll » Cmt Mar 17, 2007 21:32 pm

pınar eline sağlık çok güzel bilgiler bunlar...bi çoğunu bilmiyodum valla türk zekasını ve dehasınıda görmüş oluyoruz bi kez daha :alkis: :alkis:

Kullanıcı avatarı
baris_onsel
Demirbaş Üye
Demirbaş Üye
Mesajlar: 1936
Kayıt: Cum Ara 23, 2005 14:36 pm
Konum: Adana

Mesajgönderen baris_onsel » Cmt Mar 17, 2007 21:44 pm

Arkadaşlar 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü Dolayısıyla sizlere hazırladık..
Tüm şehitlerimizin ruhları şâd olsun...


Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim

Resim
ResimResim
Resim
[img]http://www.buyukzafer.org/gelibolurehber/canakkale_savasi/Seyit%20Onbaşı.jpg[/img]
[img]http://www.buyukzafer.org/gelibolurehber/canakkale_savasi/anzaklar-kanlı%20sırt.jpg[/img]
[img]http://www.buyukzafer.org/gelibolurehber/canakkale_savasi/anzak%20çıkartması.jpg[/img]
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
[img]http://www.buyukzafer.org/gelibolurehber/canakkale_savasi/çıkartma2.JPG[/img]
[img]http://www.buyukzafer.org/gelibolurehber/canakkale_savasi/anzakkoyu-çıkartmayeri-dünbugün.jpg[/img]

Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy

Resim

Kullanıcı avatarı
baris_onsel
Demirbaş Üye
Demirbaş Üye
Mesajlar: 1936
Kayıt: Cum Ara 23, 2005 14:36 pm
Konum: Adana

Mesajgönderen baris_onsel » Cmt Mar 17, 2007 21:45 pm

pınar arkadaşıma da emeğinden dolayı teşekkür ederim...

Kullanıcı avatarı
sameth
Profesyonel
Profesyonel
Mesajlar: 968
Kayıt: Çrş Tem 13, 2005 14:14 pm
Konum: gesi bağları KAYSERİ
İletişim:

Mesajgönderen sameth » Cmt Mar 17, 2007 21:54 pm

teşekkürler barış önsel kardeşim çok güzel resimler bunlar allah onların makamına erişmeyi nasip etsin
artık yokum sağlıcakla kalın

Kullanıcı avatarı
satellite
Profesyonel
Profesyonel
Mesajlar: 354
Kayıt: Sal Oca 04, 2005 14:42 pm
Konum: fark yaparmı???

Mesajgönderen satellite » Cmt Mar 17, 2007 21:56 pm

PINAR BİLGİLER İÇİN BARIŞ RESİMLER İÇİN ELLERİNİZE SAĞLIK ALLAH HEPSİNE RAHMET EYLESİN ONLAR OLMASA BİZLERDE OLMAZDIK....
Gamzedeyim deva bulmam...

Kullanıcı avatarı
baris_onsel
Demirbaş Üye
Demirbaş Üye
Mesajlar: 1936
Kayıt: Cum Ara 23, 2005 14:36 pm
Konum: Adana

Mesajgönderen baris_onsel » Cmt Mar 17, 2007 23:02 pm

sameth yazdı:teşekkürler barış önsel kardeşim çok güzel resimler bunlar allah onların makamına erişmeyi nasip etsin

hocam teşekkürü umarım emeği geçen pınar arkadaşım da hak ediyordur ki öyle de zaten :) .galiba O'na teşekkür etmeyi unutmuşsun :) .neyse söylenecek söz şudur ki Onlar sevgililerinden,analarından,babalarından ayrılarak cepheye "ya şehit ol ya da gazi ol oğul" nidalarıyla gittiler...gerçek vatan sevgisi kesinlikle bu anlama gelir.ne kadar çok şanslıyız ki kahramanca çarpışıp cephede aç susuz savaşan Atalarımızın,gurur duyulasıca Atalarımızın torunlarıyız...
Ne de güzel söylemiş Mustafa Kemal Atatürk "Ben size taarruzu değil,ölmeyi emrediyorum...." diyerek...

Kullanıcı avatarı
samanci
Demirbaş Üye
Demirbaş Üye
Mesajlar: 840
Kayıt: Prş Haz 08, 2006 23:36 pm

Mesajgönderen samanci » Pzr Mar 18, 2007 01:09 am

Resim
bu dedeler bizim buralı vatan sğolsun demiş 15 16 yaşlarında savaşa gitmişler vede sabah öğle akşam yemekleri hep aynı
sabah karavana
1:şekersiz hoşaf
2:bir dilim ekmek
3:su
öğle karavana
1:şekerli hoşaf
2:bir ihtimal bir dilim ekmek oda her zaman değil arada bir
3:su
akşam karavana
1:şekersiz hoşaf
2:gene bir ihtimal olursa ekmek
3:su
bu şekilde bu savaşlar alınmış ben tam 15 ay saroz körfezinde askerlik
görevimi yaptım inanıntarihi yerleri gezerken insan bir başka alemlere
dalıyor hala heryerde mermi ve kemik bulunabiliyor çok rahatlıkla ayrıca yolunuz düşerse müzeleri gezmenizi ısrarla tavsiye ederim orada görün bir türk askerinin başına çakılmış parayı

ayrıca biraz moraliniz yerine gelsin bir olay anlatayım

çanakkale savaşında yabancılar türk askerini kötülerlermiş işte insan yerler her tarafı pislik için felan filan diye kötülerlermiş yabancı bir asker tam 6 ay toprağın altında mevzi kazmış ve en sonunda gün yüzüne çıkmış tam o anda karşısında bir ayna neye uğradığını şaşırmış kendisi görmüş haberi yok başlamış türkler geliyor diye herkes topuk kaçıyor sonradan anlaşılmış
işin aslı

Kullanıcı avatarı
efemanco
Demirbaş Üye
Demirbaş Üye
Mesajlar: 3776
Kayıt: Çrş Haz 29, 2005 17:43 pm
Konum: DÖNENCENİN DÖNECEĞİ YERDEN(TÜRKİYEDEN)

Mesajgönderen efemanco » Pzr Mar 18, 2007 16:20 pm

EMEĞİ GEÇEN KARDEŞLERİME YÜREKTEN SEVGİ VE SAYGILAR.....
BİR GÜN GELECEK DÖNENCE BİLİYORUM...

Kullanıcı avatarı
kulahmet
Demirbaş Üye
Demirbaş Üye
Mesajlar: 865
Kayıt: Prş Tem 29, 2004 21:17 pm
Konum: istanbul

Mesajgönderen kulahmet » Pzr Mar 18, 2007 17:18 pm

peki ırak işgalinin 18 mart'ta başlaması sizce tesadüf mü....

Kullanıcı avatarı
silahsız kuvvet
Profesyonel
Profesyonel
Mesajlar: 313
Kayıt: Çrş Haz 14, 2006 01:10 am
Konum: Selçuk'un yüreğinden

Mesajgönderen silahsız kuvvet » Pzr Mar 18, 2007 17:25 pm

Resim


Dur Yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu Toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir.

Bu Tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Necmettin Halil Onan

Kullanıcı avatarı
sameth
Profesyonel
Profesyonel
Mesajlar: 968
Kayıt: Çrş Tem 13, 2005 14:14 pm
Konum: gesi bağları KAYSERİ
İletişim:

Mesajgönderen sameth » Pzr Mar 18, 2007 19:22 pm

TEŞEKKÜRLER SAMANCI TEŞEKKÜRLER SİLAHSIZKUVVET DOSTLAR TEKRAR BİZE O RUHU YAŞATTIĞINIZ İÇİN
artık yokum sağlıcakla kalın

Kullanıcı avatarı
fatix burak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 92
Kayıt: Sal Eyl 12, 2006 14:48 pm
Konum: kocaeli

Mesajgönderen fatix burak » Sal Mar 20, 2007 11:36 am

:gozyasi:
fatih burak

samet ahmet

Mesajgönderen samet ahmet » Sal Mar 20, 2007 13:13 pm

cuma gününden buyana siteye giremedim. çok güzel paylaşımlar olmuş. tabi günün anlam ve önemine uygun.pınarın paylaştığı yazı,barışın paylaştığı resimler, diğerleri de çok güzel olmuş. elinize sağlık.
nusret mayın gemisini görmeyi çok istiyorum ben de. inşallah yolum mersine düşerse bir gün ilk işim nusret mayın gemisini görmek olacak.. tabi barışsız olmaz. değil mi barış. ev sahipliği yaparsın değil mi. :sapka: neyse kısmet yaa...

Kullanıcı avatarı
baris_onsel
Demirbaş Üye
Demirbaş Üye
Mesajlar: 1936
Kayıt: Cum Ara 23, 2005 14:36 pm
Konum: Adana

Mesajgönderen baris_onsel » Sal Mar 20, 2007 13:28 pm

inşallah hocam gel uygun bir zamanda gideriz.biliyor musun ben de görmedim daha.çok güzel diyorlar görenler ve tarih hocamız.
inşallah uygun bir zaman olur da gideriz kardeş.haydi kendine iyi bak.

Kullanıcı avatarı
topaldede
Üst Düzey Üye
Üst Düzey Üye
Mesajlar: 121
Kayıt: Prş Oca 19, 2006 21:38 pm
Konum: DİNAR CUMHURİYETİ(TÜRKİYE)
İletişim:

Mesajgönderen topaldede » Sal Mar 20, 2007 15:39 pm

hepinize teşekkurler insan duygulanıyor hepimiz en az onlar kadar bu ulke için calıpcabalamalıyız ki onlar rahat uyusun mezarlarında allah tu şehitlerimize rahmet eylesin (ne sagcılık ne solculuk once bagınsızlık)yaşasım türk milliti 8)
TEVFİK DEMİR

Kullanıcı avatarı
rapin_kizi__
Rekortmen Üye
Rekortmen Üye
Mesajlar: 2100
Kayıt: Pzr Oca 07, 2007 23:44 pm
Konum: kendi ütopyasından..
İletişim:

Mesajgönderen rapin_kizi__ » Sal Mar 20, 2007 18:02 pm

baris_onsel yazdı:inşallah hocam gel uygun bir zamanda gideriz.biliyor musun ben de görmedim daha.çok güzel diyorlar görenler ve tarih hocamız.
inşallah uygun bir zaman olur da gideriz kardeş.haydi kendine iyi bak.

barış güzel demek az kalır kelımelerle anlatılmaz sankı o an ordasın arkandan bır mermı gelcek hıssı verılıyor :(

Kullanıcı avatarı
odtulu23
Profesyonel
Profesyonel
Mesajlar: 229
Kayıt: Cum May 19, 2006 15:56 pm
Konum: O.D.T.Ü.

Mesajgönderen odtulu23 » Sal Mar 20, 2007 18:35 pm

Butun arkadaslarımın elıne saglık gercekten cok guzel olmuslar..
Kım bızım yerımıde olmak ıstemezkı boyle bır mılletın torunları oldugumuz ıcın cok sukretmelıyız
....
Dün yıne yapayanlız
Dolaştım yollarda
Yagmurlarla ıslanan
Bomboş sokaklarda
Gözlerimde yaş,kalbimde sızı
Unutmadım SENİ
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni

Kullanıcı avatarı
serk@n
Profesyonel
Profesyonel
Mesajlar: 509
Kayıt: Pzr Haz 13, 2004 20:42 pm
Konum: izmir

Mesajgönderen serk@n » Sal Mar 20, 2007 23:23 pm

barış çok teşekkürler çok guzel bir çalışma olmuş..
Resim


serk@n adlı üyemiz, forum düzenini bozmaya yönelik davranışlarından dolayı 1 hafta mesaj yazamama cezası almıştır.

Bitiş tarihi:

Kullanıcı avatarı
rapin_kizi__
Rekortmen Üye
Rekortmen Üye
Mesajlar: 2100
Kayıt: Pzr Oca 07, 2007 23:44 pm
Konum: kendi ütopyasından..
İletişim:

Mesajgönderen rapin_kizi__ » Çrş Mar 21, 2007 18:23 pm

serk@n yazdı:barış çok teşekkürler çok guzel bir çalışma olmuş..

ÖNEMLI DEĞİL ARKADAŞIM BARIŞ VE BANA EMEKLERIMIZDEN DOLAYI TESEKKUR ETTIGIN ICIN SAOL

Kullanıcı avatarı
Yakupca
Demirbaş Üye
Demirbaş Üye
Mesajlar: 933
Kayıt: Cum Oca 06, 2006 14:37 pm
Konum: TR Sakarya

Mesajgönderen Yakupca » Çrş Mar 21, 2007 19:59 pm

"Hesapların bittiği yerde Çanakkale başladı !...
Çanakkale'yi hesap etmeye matematik yetmedi !..."


"Biz ferdi kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size
Bombasırtı vakıasını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşı siperler arasında
mesafeniz sekiz metre, yani ölüm muhakkak... Birinci siperdekiler hiç biri
kurtulmamacasına tümüyle düşüyor; ikinci siperdekiler onların yerine
gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir itidâl ve tevekkül ile biliyor
musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir
bezginlik bile göstermiyor; sarsılmak yok... Okuyabilenler ellerinde Kuran-ı
Kerim, Cennet’e girmeye hazırlanıyorlar; bilmeyenler Kelime-i Şehadet
getirerek yürüyorlar. Bu, Türk Askeri’ndeki ruh kuvvetini gösteren hayrete
ve tebrike değer bir misâldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesi’ni
kazandıran bu yüksek ruhtur." ATATÜRK




Emekleriniz için teşekkürler...

Kullanıcı avatarı
baris_onsel
Demirbaş Üye
Demirbaş Üye
Mesajlar: 1936
Kayıt: Cum Ara 23, 2005 14:36 pm
Konum: Adana

Mesajgönderen baris_onsel » Cmt Mar 24, 2007 15:49 pm

Çanakkale Savaşı'nda şehit olan askerlerimiz dünya tarihinde bir konuda daha ilktir...kendi cenaze namazlarını kılıp ölen tek insanlar...
Ruhları Şâd Olsun...

samet ahmet

Mesajgönderen samet ahmet » Cmt Mar 24, 2007 16:13 pm

3 saniye içinde öleceklerini bildikleri halde allah deyip düşmana
saldırmaları da bunun bir göstergesi değil mi...