Michael Kuyucu (1997)

Barış Manço adı ile kitleler ilk ne zaman tanıştı ?

Ben 1956'da ilk kez kendi adımı bir basın yayın organında gördüm. Bunun yanında Barış Manço ve Kafadarlar yazılıydı. O dönemde benimle beraber aynı sahneyi paylaşan arkadaşlarım bugün o hala varlar. Kafadarlarla başladığım grup müziğine hep devam ettim. Ben hemen hemen hiç tek başıma sahneye çıkmadım, müziğin bir gurup işi olduğuna inanmıştım, onun için adım ilk baştan beri hep çalıştığım guruplarla anıldı.

Kitleler ilk olarak hangi şarkı ile tanıdı Barış Manço’yu?

Benim çok 45’liğim vardır ama Dağlar Dağlar benim süreli olarak yaptığım onuncu 45'likti ama şöyle diyebilirim ki bu şarkı beni kitlelere tanıtan ilk 45’liğimdir.

Barış Manço müziğini nasıl tanımlıyor?

Benim yaptığım müzik gerçek anlamda pop müziği değil, hiçbir zaman pop müziği yapmadım, daha çok etnik özellikleri olan bir rock müziği yaptık biz, zaten bugün acısından dönüp bakarsan o, otuz beş kırk seneye bugün ayakta kalanlar hep etnik kökenli müzik yaptıkları için ayakta kalmayı başarmışlardı.

Kol Düğmeleri sizin en çok sevilen şarkılarınızdan bir tanesi, bu şarkının bir hikayesi var mı?

Michael benim her şarkımın bir hikayesi vardır. Benim hikayesi olmayan bastem yoktur. 200 bestemin 200 hikayesi vardır. Kol Düğmeleri yaşı otuz beş üstünde olan bir şarkıdır. 1962 versiyonu galiba hiç bir yerde bulunmuyor. 1967 yılında Kaygısızlar ile yaptığımız bir versiyonu var o yıllarda ben bunu yaptığımda daha 17 - 18 yaşlarında bir delikanlıydım. O zamanın 19 yaşı bugünün 19 yaşı gibi değildi tabii ki; bugün aynı duygular 15-16 yaşlarında hatta daha da öncesinden başlıyor gençlerimizde. Bizim o gençlik yıllarımızda nedense kendimizden daha büyük bayanlara karşı ilgimiz vardı, kazara karşı cinsten bir cins-i latif hanımefendi bize gülümseyince biz balta olurduk işte böyle bir durumda İstanbul ilimizde sarışın bir afetin bana bakacağı tuttu, balta olmuştum tabii ki. Kadıncağız bana evladım sen daha küçüksün daha üniversite var, okulun var demişti bana. Ben yurt dışına çıkarken hava alanına gelip bana bir çift kol düğmesi vermişti. Sonrası malum Kol Düğmeleri...

Sizi takip eden arkanızdan gelen gençlere önerileriniz nedir?

Ben hiç kimseye fikir vermek hakkını kendimde görmüyorum, bir şeyler edinmek isteyen yaptıklarıma baksın onlar ortada, öneri verirsem sadece bildiklerimi aktarırım ve hocalık görevimi yaparım, bunun sonucunda etraf bir sürü küçük Barış Manço’larla dolar. Ben bunu istemiyorum.

Barış Manço’nun bestelerini başkalarından da dinledik ama peki bunun sayısı neden az?

Biliyor musun kimse benden beste istemedi. Nazan o dönemlerde istemişti, Ayşegül de aynı şekilde istedi bende verdim. Başka da pek isteyen olmadı. Ha tabii ki bu da her isteyene de beste veriyorum anlamına gelmesin. Zaten zor beste yapan bir insanım ben ağır çalışıyorum, onun için kaplumbağa diyorum ya kendime, kaplumbağa gibi çalışıyorum ben ağır ağır.

Yeni bestelerinizi eleştirenler var bu konuda ki düşünceniz nedir?

Mozart’ı şimdi mezarından çıkartıp yaptığın şey çok güzeldi şimdi bir tane daha yapsana demek gibi bir şey bu. Olmaz ki bir tane daha Dağlar Dağlar yapmak çok kolay. Ben on tane daha “Dağlar Dağlar” yaparım bu kez on tane “Dağlar Dağlar” yaptı kendini çok tekrarladı derler. Bu bir müzisyen için tuzaktır.

Yılların müzisyeni Barış Manço şu anda hangi duygusal atmosfer içinde?

Ben şimdi görevini yapan bir insanın sahip olduğu bir gurur içinde çok doğru bir yerde olduğumu hissediyorum. Birinci misyon insana sevgi vermektir, sevgiyi müzikle, şarkı ile verebilirsin, birinci görevin sevgiyi insanlara ulaştırmaktır, bu ulaştığı sürece şarkılarını dinlemek, öğrenip söyleyebilmek için çalışır insanlar. Biliyor musun, ben bu şekilde benim şarkılarımı söylemek için Türkçe öğrenen Hollanda’lılar biliyorum, İsveç’liler tanıyorum, sonuçta önemli olan insanlara sevgiyi iletmek benim birinci görevim bu. Tabii ki bu da insanlara gönül yolu ile direk kalplerine ulaşmak biçiminde olmalıdır, işte benim esas misyonum bu...

Kaynak: anatolianrock.com